HOŞ GELDİNİZ

FİKRET ÇAĞLAYAN
BAŞARI STRATEJİLERİ
KALİTE GURULARI
SENDİKAMIZ
TAKIM RUHU
İŞLETME-YÖNETİM
KRİZ YÖNETİMİ
İ.S.İ.G.
İZ BIRAKANLAR
HALKLA İLİŞKİLER
ERGONOMİ
ALIŞKANLIKLAR
ETKİLİ İNSAN OLMAK
ÖYKÜLER
BİLGİ ÇAĞI
KİTAP KÖŞESİ
ÇEVRE
YÖNETİM BİLİMİ
VERİMLİLİK
PERFORMANS
TOPLAM KALİTE
ZAMAN YÖNETİMİ
BİLGİ TOPLUMU
İLETİŞİM
DAHA İYİ YAŞAM
GÜZEL SÖZLER
SEKRETERLİK
KATİL YÖNETİCİLER
İŞ YAŞAMI
LİDERLİK
LİDERLİK YASASI
PROBLEMLER
BEYİN FIRTINASI
BİZ KÜLTÜRÜ
DEĞİŞİM
METOD
KİŞİSEL GELİŞİM
DEPREM KÖŞESİ
ERDEMİR
ÇALIŞMA HAYATI
YENİ EKONOMİ
VİZYON
ATATÜRK KÖŞESİ
İNSAN KAYNAKLARI
BİLGİ YÖNETİMİ
MOTİVASYON
STRATEJİK YÖNETİM
LİNKLER
KAYIP İLANI
ÜNİTEMİZ
İNSAN İLİŞKİLERİ
YETKİ DEVRİ
EĞİTİM-BİLİM

Ana sayfa

KİTAPLAR ÜZERİNE GÜZEL SÖZLER

OKUYUN VE ZENGİNLEŞİN
 İyi bir kitap, iyi bir bankadan çok daha gerçek bir zenginlik içerir. Roy L. Simith
 Bir kitap okumak çoğu zaman bir insanın geleceğini belirler. Ralph Waldo Emerson
 Kitaplar sadece ilham vermek içindir. Ralph Waldo Emerson
 Cümleler zihnimizde gerçekleri çakan çivilerdir. Diderot
 Okuma başka bir insanın zihniyle düşünme aracıdır: Sizi kendinizdekini esnetmeye zorlar. Charles Scribner, Jr.
 Harika bir kitap bana onu okumakla iyi ettiğimi bilmekten daha güzel şeyler de öğretir. Biraz sonra onu bir kenara bırakıp, onun verileri doğrultusunda yaşamaya başlamalıyım... Okuyarak başladığım şeyi bitirmeliyim. Henry David Thoreau
 Nasıl okuyacağını bilen her insan kendini büyütme, içinde bulunduğu koşulları geliştirme, hayatını dolu, belirgin ve ilginç kılma gücünü bulur. Aldous Huxley
 İnsanoğlunun bütün yaptıkları, düşündükleri, elde ettikleri ve başından geçenler kitapların sayfalarında yatmaktadır. Cariyle
 Kitapsız yaşayamam. Thomas Jefferson
 Kitabı hâlâ fkirlerin temel taşıyıcısı olduğuna inanıyorum. George Will
 Her okur bir lider değildir, fakat her lider bir okur olmalıdır. Harry Truman
 Yeni bilgi ekonomisi düzenimizde nasıl öğrenebileceğini çğrendiyseniz, işiniz zordur. Peter Drucker
 Okuma diğer hiçbir ortamda olmadığı kadar hayatınızı şimşek gibi değiştirir ve bunu hangi kitabın... ne zaman... yapacağını ve hiçbir zaman düşünmediğiniz şekilde sizi büyüterek etkileyeceğini ve dünyanızı sarsacağını asla bilemezsiniz. Burke Hedges
 Her gün tek bir cümle bile olsa birazcık okuyarak ilerleyin. Eğer her gün 15 dakikanızı verirseniz, yılın sonunda bunun etkisini hissedersiniz. Horace Mann – Amerikalı eğitimci
 Dünyanın en entelektüel işi değil ama, harfleri tanımam gerekir. Vanna White
 Gelecek, ihtiyacı olan şeyleri yapabilmek için neyi öğrenmesi gerektiğini bilenlerindir. Denis Waitley
 Okumak zihni sadece bilgi malzemesiyle doldurur; okuduğumuzu bize mal eden düşünmedir. John Locke
 Okuyabilen herkes derinden okumayı ve böylece daha dolu yaşamayı öğrenebilir. Norman Cousins
 Okuma sanatı her türlü iletiyi mimkün olduğunca iyi kapabilme becerisidir. Mortimer Adler & Charles Van Doren
 İyi yazma dekorasyon değil, mimarlıktır. Ernest Hemingway
 Bazı kitapların tadına bakılmalıdır... diğerleri yutulmalıdır... ve çok azı da çiğnenip hazmedilmelidir. Francis Bacon
 Okumakla birikim yaparsınız ve bu birikim egeometrik olarak artar: okunan her yeni şey, okuyucunun daha önce okuduklarının üstüne yenisini inşa eder. Alberto Manguel (A History of Reading’den)
 İyi kitapları okumayan bir kimsenin, onları okumayanlara bir üstünlüğü yoktur. Mark Twain
 Okuyanlar iki misli daha iyi görür. Meander
 Nasıl okuyacağını bilen herkes kendini büyütme, içinde bulunduğu koşulları iyileştirme, hayatını doldurma, belirginleştirme ve ilginç hale getirme gücünü elinde tutar. Aldous Huxley
 Bazı öğrenciler bilgi pınarından içerler. Diğerleri sadece garagara yaparlar. E. C. McKenzie
 Bilgiye yapılan yatırım en yüksek kârı getirir. Benjamin Franklin
 Rekabetçi bir dünyada iki olasılık vardır: Kaybedebilirsiniz. Veya kazanmak istiyorsanız, değişebilirsiniz. Lester C. Thurow
 Güneş dünya için ne anlama geliyorsa kitaplarda benim için o anlama gelir. Earl Nightingale
 Beş yıl sonra iki şey dışında bugünküyle aynı olacaksınız: tanıştığınız insanlar ve okuduğunuz kitaplar. Sharles E. “T” Jones
 Zamanınızı, kendinizi başkalarının yazılarıyla geliştirmeye hasredin, böylece başkalarının çaba harcayarak geldiği noktaya kolayca gelirsiniz. Socrates
 Yaşamak için okuyun. Gustave Flaubert
 Bilge kişiler hayatın dertlerine çareyi kitaplardan bulurlar. Victor Hugo
 Kendinizi karşılaştığınız sorunlarla değil... cesaretle karşıladığınız sorunlarla çözün. Ziggy Karikatürü
 Birisinin hayatı hakkında bir şey okursunuz, fakat bu size kendi hayatınızı düşündürür. Bu işin güzel yanı budur. Kitapları bundan dolayı severim. Oprah Winfrey
 Kitapların en iyilerinde, büyük adamlar bizimle konuşurlar, bize en değerli fikirlerini aktarırlar, ve ruhlarını ruhlarımıza aktarırlar. William Ellery Channing
 Bir damla mürekkep bir milyon kişiyi düşündürebilir. Lord Byron
 Bir hayatı mutlu kılmak için sadece üç şey gereklidir: Tanrının kutsaması, kitaplar, ve bir arkadaş. Lacordaire
 Size en çok yardımcı olan kitaplar sizi en çok düşündüren kitaplardır. Theodore Parker
 Biraz param olursa; eğer artarsa yiyecek ve giyecek alırım. Erasmus
 Her yerde mutluluğu aradım, ama sadece küçük bir kitabı okuduğum küçük bir köşede buldum. Thomas a Kempis
 Okuyamamak tek kapısı olan ve içinde hiçbir şey bulunmayan bir dünya gibidir... Okuryazarlık sayesinde, bu karanlık dünyadan kurtuldum. Okuryazarlık sayesinde artık girebileceğim 1000 kapı var. Ernest Carl Memphis
 Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki? Franz Kafka
 İster bilgece ister aptalca görünsün, bir kitabı okurken, o bana sanki yaşıyormuş ve benimle konuşuyormuş gibi gelir. Jonathan Swift
 Yazı insan bilincini bütün diğer icatlardan daha fazla şekillendirmiştir. Dr Walter Ong
 Bir kitap, içimizdeki donmuş denize indirilmiş bir baltadır. Franz Kafka
 Zihnimin üst çekmecesini boşalttığımda bir kitap buldum. George Jessel
 Egzersiz beden için neyse, okumak da zihin için odur. Anonim
 Okumanın asıl amacı beyni kendi düşüncesini oluşturmaya sevk etmektir. Christopher Morley
 Okuma insanın zihinsel giysilerini dokuyan bir tezgahtır. Bayağı şeyler okumak hem beyine, hem kalbe bayağı giysiler dokur. A. P. Gouthey
 Kitap seçimi tıpkı arkadaş seçimi gibi ciddi bir iştir. Okuduklarımızdan da yaptıklarımız gibi sorumluyuz. John Lubbock
 Az bulunur bir zekâya sahip bir insana rastladığımızda, ona hangi kitapları okuduğunu sormamız gerekir. Emerson
 Bir insan sadece iki şey vasıtasıyla bir şeyler öğrenir: biri okumak diğeri akıllı insanlarla birlikte olmak. Will Rogers
 Kitaplar televizyonun tersidir: Yavaş, çekici, ilham verici, zekâ uyarıcı, yaratıcılığı mahmuzlayıcıdır. David Shenk
 İçinde kitap olmayan bir oda ruhsuz bir beden gibidir. Cicero
 Kitaplara sahip olmanın sonu yoktur. Ecclesiastes
 Gücün yeni kaynağı birkaç kişinin elinde olan para değil, birçok kişinin elinde olan bilgidir. John Naisbitt
 Geleceğin cahgili, okuyamayan kişi olmayacaktır. Nasıl çğreneceğini bilmeyen kişi olacaktır. Alvin Toffler
 Eğer başarılı olmak istiyorsanız, başarılı insanların yaptıklarını yapmalısınız. Başarılı insanların yaptıklarından biride okumak ve zenginleşmektir. Burke Hudges
 Evrende geliştirebileceğinize emin olabileceğiniz tek bir şey var, o da kendinizsiniz. Aldous Hukley
 Bence, sizi zenginleştirebilecek bir kitaba 10 $ vermek gelmiş geçmiş en iyi yatırım olacaktır. Burke Hedges

SONUÇ : Okuyun ya da Pişman olun Seçim Sizin! Kitaplar bize kanat takar. ASGARİ OKUYAN , ASGARİ ÜCRETE TALİM EDER.

Kaynak: GLOBAL İŞ DESTEK SİSTEMLERİ
NETWORK TWENTYONE tavsiye edilen kitaplar dizisinden,
“Okuyun ve Zenginleşin” Burke Hedges
Beyaz yayınları









OKUMANIN ÖNEMİ VE YERİ

OKUMANIN
İNSAN VE TOPLUM YAŞAMINDAKİ
ÖNEMİ VE YERİ

Yalın bir tanımla okuma, “basılı ya da yazılı sözcükleri duyu organları yoluyla algılama, bunları anlamlandırıp kavrama ve yorumlama’ dır. Zihinsel ve düşünsel bir etkinliktir.
Ünlü Alman yazarı GOETHE der ki: “Okumayı öğrenmek sanatların en gücüdür. Ben bu işe yaşamımın seksen yılını verdim. Yine de tam olarak öğrendiğimi söyleyemem”.
Dilimizde; halk arasında okuma değişik anlamlarda karşımıza çıkabilen bir sözcük “Onun okuması yoktur.” “Çok okuyan çok bilir.” “Bizim çocuk iyi okuyor.” “Oku da adam ol! ” gibi.
Sözgelimi “Onun okuması yoktur.” Tümcesinde okuma, okuryazarlık anlamına geliyor. “Çok okuyan çok bilir” tümcesinde bireyin sürekli bir şeyler okuma alışkanlığını belirtiyor. “Bizim çocuk iyi okuyor” tümcesinde okuma, öğrenim görmek anlamına geliyor.” Oku da adam ol” tümcesinde ise yerine göre yada söyleyenin tonlamasına göre bu üç anlamdan birini belirtiyor.
Okumayı toplum genelinde düşünecek olursak;okuryazarlar sayısının toplumun bütününe oranı da, bir toplumun gelişmişlik düzeyi yönünde önemli bir gösterge sayılır. Okuryazar olmanın çağrıştırdığı anlamlar ise genellikle bilgisizlik, öğrenimsizlik, görgüsüzlük türünden niteliklerdir. Gerçekten de okumasız yazmasız kimse kendi gündelik yaşamını ve varsa bildiklerini de derli toplu anlatamaz. Toplum yaşamındaki en küçük yeniliklere bile, izleyemediği için uyum sağlayamaz. Bir bakıma yazı öncesi çağların dinginliğini, kafa tembelliğini kendi bireysel varlığında sürdürür.
Okuma yazma becerisini kazanan kişi; kendi dilinin yazısını, imlerden sesler, sesbirimlerden sözcükler çıkarmayı öğrenmiştir gerçi, ama bu temel beceri ancak sürekli işletildiği, geliştirdiği zaman bir değer taşır. Yoksa uygar bir dünyanın gündelik olaylarını, kültürel, politik, ekonomik, gelişmeleri izlemeye yetmez. Okuma yazma becerisi üstüne, bir okuma alışkanlığının kurulabilmesi için en önemli koşul ise ; temeli sağlam bir anadili öğrenimidir. Bu anlamda öğrenim gören kimse başkalarına bağımlı olmadan kendi okuma deneyimleriyle, kendisi için bilgi edinmenin önemini kavrar ve sürekli okuma alışkanlığı kazanır. Dünyaya, olaylara insanlara bakışını, içgüdüsünü gitgide derinleştirir.
Uygar toplumlarda bireyin kendi uğraş alanında ilerlemesi, önemli görevlere, yetkilere yükselmesi, gelişmiş bir okuma yetisi aracılığıyla kazandığı bilgi birikimin sonucudur. Okumayı bir alışkanlık, kendi gündelik yaşamının bir parçası yapmış kimse, basılı sözcüklerin taşıdığı bilgiyi hiçbir zaman olduğu gibi benimsemez. Kendi bilgi süzgecinden geçirerek bağımsız düşüncesini oluşturur.
Öğrenim görme anlamında okumanın başlıca amacı, bireylere kuru bir okuryazarlık becerisi kazandırma değil, belli alanlarda araştırıcı, bilgilendirici, düşünceyi, duyarlığı geliştirici bir okuma alışkanlığı vermek olmalıdır.
İlköğretimden yükseköğretime bütün izlencelerin amaca yönelmesi, bilgi alanı ne olursa olsun eleştirici, irdeleyici bir okuma alışkanlığının, anadilin bütün iletişim esneklikleriyle donatılarak bilinçlere yerleştirilmesi gerekir. Yoksa toplumun her kesiminde olduğu gibi, önemli görev çevrelerinde de okumayan sözde aydınlardan, politikacılardan, yöneticilerden ve bilim adamlarından geçilmez olur.
Üzerinde durduğumuz okumanın üç anlam boyutundan birincisi “ bireyin, kağıt üzerindeki birtakım imleri birbirine çatarak sesbirimler, sözcükler, sözcük dizelerinden anlamlar çıkarabilme, kendi demek istediklerini de o imler aracılığıyla kağıt üzerine dökebilme becerisi” ki buna temel okuma yazma becerisi de diyoruz.
Öğrencinin ilkokulun ilk yıllarında kazandığı beceridir bu. Öğrenci bu yıllarda okuduğu kitaba kendisini öylesine kaptırır ki yanı başında top patlasa duymaz. Büyülenmiş gibidir. Yepyeni bir dünyanın yurttaşı olmuştur. Bu yepyeni dünyanın yurttaşı olan öğrenciyi, kitaplar dünyasında yaşatabiliyor musunuz? Başka bir deyişle temel okuma becerisini, sürekli bir okuma alışkanlığına dönüştürebiliyor muyuz? “İşte dilimizde okuma sözcüğünün ikinci anlam boyutu da bu alışkanlığı” karşılar.
Rahatça söylenebilir ki: alışkanlığa dönüşmeyen, kullanılmayan bir beceri zamanla yiter. Nitekim okumasını bilen ama hiç okumayan biri ile okumasını bilmediği için okuyamayan biri arasında bir fark yoktur.
Sözcüğün üçüncü anlam boyutu ise “ okuma alışkanlığına düşünceyi, duyarlığı geliştirici eleştirel bir biçim kazandırmadır.” Okudukları üzerinde düşünmeyi, değerlendirmeyi, kendi yargılarını kullanabilmeyi alışkanlık durumuna getirmeli. GOETHE de yukarıda alıntıladığımız sözüyle bu tür bir okumayı vurgulamak istiyor. Çünkü böyle bir okuma, yaşamın belli bir aşamasında başlayıp, belli bir aşamasında biten bir etkinlik değildir. Bütün bir yaşam boyunca kullanacağımız bir araçtır, öğrenmenin anayoludur.
Thomas Jefferson bir dostuna yazdığı mektupta, “Özgür insan, okuyan insandır. Çünkü bilgisizliği, kör inançları ve saplantıların her türlüsünü yenen bir güçtür okuma” der.
Okuma eleştirel düşüncenin de kaynağıdır. Davranış ve düşünüş gücümüzü de besler, geliştirir. Çünkü bir yazıyı okurken belirli bir iletişim konumuna gireriz. İletişim konumu okuduğumuz metnin türüne göre değişiklik gösterir. Bir öyküyle bir makaleyi; bir denemeyle bir şiiri aynı iletişim konumuna göre okumayız. Ayrıca yazıda söylenenlerin, öne sürülen sav ya da düşüncelerin geçerliğini, geçmezliğini düşünürüz. Bütün bunlar bizde eleştirel bir tutum oluşturur. Bu yönde okuma eleştirel düşünceyi diri tutan, onu besleyen bir tür kaynak gibidir.
Bacon bir denemesinde “... öğrenim bizler için kıvanç, ruh güzelliği, yetenek kaynağıdır. Ruha kattığı güzellik konuşmada belli olur, kazandığı yetenekler ise yargılar vermemizde, işlerimizi düzeltmemizde yararı dokunur. Belirli alanlarda uzmanlaşmış kişiler tek tek işleri yürütebilir, belki bunlarla ilgili yargıları ileri sürebilirler, ama bir sorunu her yönüyle kavrayarak öğütler vermek, işleri tasarlamak, düzenlemek öğrenimli kimselerin konusudur.
Öğrenim insan kişiliğini bütünler, ama öğrenimin kendisi de kişiliğin deneyleriyle bütünlenir. Çünkü insan yaradılışındaki yetiler, öğrenimle budanması gereken yaban bitkileri gibidir. Becerikli kişiler öğrenimi hor görürler, sıradan kişiler ona hayran kalırlar; çünkü öğrenim, sağlayacağı yararın ne olduğunu hemen göstermez, bu onun ötesinde, insanın gözlemleriyle kendi başına kavrayacağı bir şeydir. Okuyorsan ne karşındakileri susturmak, bilgiçlik satmak için, ne her okuduğuna körükörüne inanmak ne de konuşmalarına konu almak için ama incelemek, düşünmek için oku...” diyor.
Bacon’un okumayı öğrenimle eşdeğer sayan yazısının üzerinden nerdeyse dört asır geçmiş olsa da okumanın önemi halen geçerliliğini korumaktadır.
Okuma yaşamımızı zenginleştiren güçtür. Nasıl makale, deneme, köşeyazısı, eleştiri, röportaj gibi yazılar düşüncelerimizi genişletir, bilgi dağarcığımıza yeni bilgiler katmamızı sağlarsa roman, öykü, şiir... gibi ürünler yaşamımızı zenginleştirir. Dünyamızın sınırlarını genişletir. Daha açık bir ifadeyle yaşamadığımızı yaşar, görmediğimizi görürüz.
Nitekim çoğumuz, çocukluğumuzda Ömer Seyfettin’in Kaşağı’ sını Diyet’ini okumuştur. Bunca yıl sonra, kardeşine yıktığı suçtan onun ölümünden kendini sorumlu sayan çocuğun iç acısını; yine yaptığı işi ikide bir başına kakarak onu canında bezdiren Hacı Kasap ’ı ve onun bu davranışlarına dayanamayarak kolunu kesen onurlu ve erdemli demirci ustası Koca Ali’yi hatırlamaz mıyız?
Fransız yazarı Antoine Allalat “... okuma tutkuların en soylusudur. Ekmek nasıl bedeni beslerse oda öylece ruhu besler...” demiştir.
Montesquieu, “... çeyrek saatlik bir okumanın gideremediği kederim olmamıştır...” der.
Yine yas içinde olan güzel bir ahbabına Alplonse Doudet “... Güzel kitaplar okuyun... diye yazmıştır.
Okuma kuşaklar arasında kurulan bir köprüdür. Çünkü toplumsal yapı bir değişim süreci içindedir. Bu değişme ve gelişme süreci içinde insanların birbirlerine yabancılaşmaması, kuşakların birbirinden kopmaması kimi değer yargılarında birleşmelerine bağlıdır. Bu değer yargılarını kazanmada, bireylerin birbirlerine ve çağlarını tanımada yazılı ve basılı kaynakların önemli bir yeri vardır. İşte okuma, bireyleri bu kaynaklara götüren, onlardan yararlanmalarını sağlayan bir araçtır.
Her çağ kendi değer yargılarını oluşturur. Bireyler ilişkilerini bu değer yargılarına göre biçimlendirirler. Daha doğrusu değişen ve gelişen toplumsal koşullara uyum sağlarlar kolayca. Kendilerine özgü bir yaşam felsefeleri vardır. İşte bu biçimlenmeye ancak okuma yoluyla varılabilir. Her kuşak kendinden önceki kuşağının kültürel birikimini tanımadıkça, onlardaki onaylayacağı ya da benimseyeceği yönleri bilmedikçe bir boşlukta duyar kendini. Kültürel yapıdaki yerini kestiremez. Oysa ki kültürel yapı; yaşanılan dönemin değer yargıları, bireylerin yönelimleri, ortaya konan düşün ve yazın yapıtlarında dile gelir.
Ozanımız Hilmi Yavuz “... Kitabın benim için bazen us, bazen imgelem, bazen de bellek olduğunu biliyorum. Dünya kurmaca ise, bunu edebiyat kitaplarında öğrendim; dünya gerçeklik ise bilim kitaplarından... Dünyanın us olduğunu felsefe okuyarak, imgelem olduğunu şiir okuyarak öğrendim. Dünyanın bellek olduğunu bana öğreten de tarihtir...” der
Değerli okurlarım; bireyin öğrenim düzeyiyle eğitiminin, okuma alışkanlığı kazanmasının, dolayısıyla kültürünün; daha da ileri giderek toplumun ekonomik düzeyi arasında bir ilişkide vardır. Bu vesileyle kültürlü birey insan haklarına saygılı olma, demokratik hakları kullanma ve toplumsal değerlere uyum sağlayacağı gibi; eğitimle üretimleri, dolayısıyla kazançları arasında da bir ilişki bulunduğundan ülkenin ekonomik gücüne de katkısı olacaktır.
Bizden sonraki kuşağın; bizi ve bizden önceki kuşağı tanımasını, eleştirmesini, örnek almasını istiyorsak bizler okuyalım ki onlar da okusun, geçmişlerini öğrensinler, geleceğe ışık tutsunlar.
Aslında yok insanların birbirinden farkı, tek fark kültür farkı. Kimi yemek için yaşar, kimide yaşamak için yer. Sağlık ve mutluluk içinde kalın değerli okuyucular.
Gelecekte farklı bir konuda buluşmak üzere.


Mehmet İZCİ
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni